21 Ocak 2008 Pazartesi

English Speaking Zone

She was feeling depressed although she got a A from the exam. Yesterday she received an email from her boyfriend. It said eventhough he loved her, he wanted to break up with her. The reason for breaking up was that they could not get on well. Moreover he was very jealous. However she did not want to break up with him because she thought she does not deserve it. Therefore she called him. She said she was pregnant. Moreover she wanted to give birth to their baby. Although she was pregnant, he said he was not ready to be a father. Also he thought he was not its father. Yet she wanted to look after her baby by herself. Due to this, he said: "Look after your child yourself, bitch!"

sözün özü:

University life offers big opportunities for students. Students face different life which is before university with these cahnges, students start to live comfortably and freely. Firstly, students can manage their lives, so they must make right decision about their lives. It provides responsibilities, because being a university student is a big power. Big power requiers big responsibility. Students are not children anymore. Secondly, at high school...

1 Ocak 2008 Salı

Ankara'da kar

"...giyindi kuşandı, çıktı dışarı. Yavaş yavaş indi merdivenlerden. Sabahın yalnızlığında ve sessizliğinde yürümeye başladı. Sırtında okul çantası vardı. Doluydu tıka basa belli. Ama kitaptan fazlası vardı çantasında. Sanki yılların ezikliği ve ağırlığıydı onu iki büklüm eden. Yürümeye devam etti. Minibüs durağına geldi, kuyruğu gördü, mutsuz bir şekilde sıranın sonuna geçti. Umursamaz bir görünüşle güneşe doğru bakıyordu. İçinden, "şu dolmuş da gelemedi" diye de geçiriyordu. Zaman geçti, sıra kalabalıklaştı. Üfleme, püflemeler arasında minibüs geldi. Gelen araba diğerlerine benzemiyordu. Yeniydi, büyüktü. Temiz ve parlak camları vardı. Sıradakiler teker teker binmeye başladı. Alabileceği kadar yolcuyu alıp hareketleneceği vakit çocuk koşarak önündekileri geçti ve kapıdan "içerde incem, içerde" diye seslendi. Şoför hemen frene bastı, çocuğun binmesine izin verdi. Ayakta gitmeye alışıktı çocuk, yine giderdi. Çantasını yere bıraktı, cebinden bir sürü bozuk para çıkardı. Hepsini şoföre uzattı. Gittikçe gittiler. Yolda da binenler oldu minibüse. Bayağı kalabalıklaşmıştı içerisi. Neyse ki zaman gelmişti. Çocuk şoföre seslendi: "Müsait bir yerde, lütfen!" Adam dikiz aynasından çocuğa baktı, çabuk bir hamleyle aracı kenara çekti, açtı kapıyı. Minibüs hızlıca uzaklaştı. Çocuk yolun karşısındaki okuluna şöyle bir baktı, derin bir iç çekti. Başlayan karla beraber koşarak karşıya geçti." şeklinde bir hikaye Ankara'yı ve Ankara'daki hayatı en güzel biçimde anlatabilecek bir ifade. Minibüse her binişte akla gelen, şehri sevdiren bir hikaye. Onu görürken, yanından geçerken, İstanbul'dayken, kar yağarken, yaz sıcağında şehri anlatan en güzel imge. Kuru Ankara'nın insanların üzerindeki yansıması. Sevilen de buydu, bu şehir hakkında. İstanbul efsanedir, müthiştir ama Ankara'da bizim bir parçamızdır.