...gencin cansız bedeni yatağın üstüde duruyordu. Aslında cinayet ya da intihar değildi sebebi. Hani derler ya vakit saat gelmiş diye. Yatağın üzerinde duruyor da denemez, uykuda yakalanmış gibi yorganın altında, yüzü duvara dönük, hala uyuyormuş gibi. Odanın genelinde bir düzen hakim olsa da bi karışıklık ta sezilmekte. İş üstündeyken uyuya kalmış, sonra da yatağa girmiş gibi. Ama etrafı toplamaya yetecek gücü kalmamış. Masanın üstünde bir sürü kağıt; bazıları ders notu, bazıları malzeme listesi, bazıları el ilanı. Aralarda kimliği, telefonu, kalemi falan da seçilebiliyordu. Bunların yanı sıra bilgisayar da açıktı. Çalışmasını bilgisayarda yapıyordu sanki. Siyah ekran, arkasında tüm cevapları tutuyormuşçasına orada dikiliyordu. Bir fare hareketiyle sanki tüm sırlar çözülecek, oğlanın neden öldüğü belli olacak, konu da kapanacaktı. Herşey o harekete bakıyordu. Tüm bunların aksine, iki pencere ilişti göze. Biri ortam yürütücüsydü-ki duraklatılmış bi şekilde bekleyen vega görülüyordu. O kadar sabırsız görünüyorlardı ki "Ankara"'yı söylemek için, püflemeleri rahatlıkla duyulabiliyordu Deniz'in. Diğer pencere ise web tarayıcısına aitti. İşte bu herşeyin cevabının olabileceği bir ipucu olabilirdi. Ya da alakasız, boş bir sayfa da olabilirdi. Uzun-sayfalarca süren, bir yazı vardı ekranda.
"Üç yıl önce... Hazırlıktayken okuldan eve gitmek için ODTÜ durağında bekliyordum. Öyle sağa sola bakınırken bir kız gördüm. 30 saniye sürdü herhalde. Bir insan, bir insana bu kadar mı benzeyebilirdi? Sanki Melisa Sözen karşımda duruyordu. Sadece Melisa Sözen'e benzerliği değildi benim gördüğüm. Tanımlayamadığım başka birşey de vardı. Daha sonra Bilkent Köprüsü'ndeki durakta da gördüm, sonra tekrar ODTÜ'de. Çoğunlukla da yanında bi oğlan vardı. Erkek arkadaşıydı herhalde. İlerleyen zamalarda okulda da görüyordum. Bir seferinde ise yemekhanedeki kuyruktaydı. Bir tabak makarnaya aynı anda hamle yaptıktan sonra karşılıklı özürler vardı. O yemeği, hatta günü; sesini duyma mutluluğuna sahip olarak geçirdim. O günden sonra da görmeye devam ettim. Bazen bi koridorda, bazen bi durakta, bir sene sonra ise serviste karşılaştım kendisiyle. O yıl boyunca onu sadece serviste görebiliyordum. Bir İngilizce dersi arasında önümden geçerken gördüm. O sırada arkaşımı gördü ve konuşmaya başladılar. Gerçekten çok önemliydi bu çünkü arkadaş sayesinde kim olduğunu öğrenebilecektim. Sonra düşünmeye başladım. Bu insanlar nereden tanışıyorlar diye. Akabinde hazırlıktan tanıştıklarına kanaat getirdim. Bu kısa süre içerisinde de zaten onlar konuşmalarını bitirdiler. Şimdi bakınca niye gidip te kim olduğunu sormadığımı bilmiyorum. Halbuki durumu olabildiğince açıklayıp, sorabilirdim ki sormamam daha sonra başka büyük sorunlara sebep olacaktı. Bu karşılaşmadan sonra bi daha görmedim onu. Bir sonraki sene hem görememekten-gözden ırak olan gönülden de ırak olur hesabı, hem de derslerin yoğunluğundan kızı unuttum gitti. Fakat bu duyguları daha da kuvvetlendirdi. Çünkü uzun zamandan sonra ilk defa görecektim. Herhalde yine servisteydi bu kaşılaşma. Bi kaç kez daha görünce bir anda! düzenli bir şekilde görme isteği uyandı içimde. Hergün iki sefer durağa gelmeye başladım. Bir gün görünce haftaya yine aynı günde ve zamanda gitmeye çalıştım. Ama kızın gelişlerinde bir düzen ua da istikrar yoktu. Bu durum görmeyi zorlaştırsa da içimdeki görme isteğini güçlendiriyordu. Bir gün servis için İktisat Binası'nda beklerken-zaman öldürmek demek daha doğru olur, kızın binadan çıktığını gördüm. Aslında okulun ilk günüde de G Binası'nda görmüştüm ama bu , tüm hikaye için çok dramatik bir andı. kız binadan bir oğlanla çıkmıştı. Arkadaşı da tanıyor gibiyim. Liseden tanıyorum diye geçirdim içimden. Herhaldeydi, çünkü daha çocukla konuşma fırsatı bulamamıştım. Kız durağa doğru geliyordu. Ben de vakit geçirmeye devam ederek duraktan ayrılıyordum. Emindim, zira kız nasıl olsa durağa gelecekti. Kızın yanından geçtim ve bir tur atıp tekrar durağa döndüm. Ama durakta yoktu. Biraz yukarıdaki durakta da yoktu. Yine onsuz ve dolayısıyla umutsuz bir şekilde servise bindim. Aklımda ise yanımdan geçerkenki an görebildiğim yüzü vardı. Son kez gördüğümde yanından geçip gittim. Bugün ilk defa seni gördüm serviste. Yüzünde kocaman bir gülümsemeyle."21 Nisan 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder